Iki büyük imparatorlugun belirsiz sinir boylarini, takvimlerin vergi sistemlerinin, lisanlarin, elyazmalarinin, kutsal metinlerin, paralarin ve geleneklerin rengarenk panayirini, dizginlenemeyen bir Türk yeniyetmenin gözünden görüyoruz: krallarla, imparatorlarla, büyük sultanlarla, Macar efendileriyle, Osmanli beyleriyle, tüccarlarla, vatandaşlarla, köy muhtarlariyla, hatta bazen meleklerle ve cinlerle, tuhaf uçan aletlerle de karşilaşiyoruz. Binbir Gece masal dünyasinin Pécs şehrini fethedişini izlivoruz: sokaklarda develer görülmeye başliyor, bahçelerde kayisi ve incir; ormanlarda eşkiya; ilk cami ve ilk Türk hamami inşa oluzor. Bu roman gidesi gelenlere hitap ediyor; aşki ve savaşi, sadakati ve ihaneti, macerayi ve seyahati, tehlikeyi ve siginmayi, gözyaşlarini ve bali isteyenlere hitap ediyor. Dünyanin beş yüz yili nasildi, bunu ögrenmek isteyenlere ve o zamanlar hayat ne daha iyi, ne daha kötü, sadece başkaydi fikrini sevenlere…